Yeniden Başlamanın Bedeli

Ahmet, 50. yaş gününde yalnızca bir mum ışığıyla aydınlanan odasında yatağında sırt üstü yatıyordu. Tavanı izlerken, zamanın ellerinden kayıp gidişini düşünüyordu. Derin bir iç çekti. “Keşke,” diye mırıldandı, “her şeye yeniden başlayabilseydim. Belki de hayatımı daha anlamlı bir hale getirebilirdim.”
Gençliğinde yaptığı hatalar, kaçırdığı fırsatlar ve pişmanlıklar birer gölge gibi zihnini ele geçirmişti. Göz kapakları ağırlaştı; uyku, onu pişmanlıklarından kurtarmaya hazır bir dost gibi üzerine çöktü. Rüyasında kendini sınırsız, parlak bir boşlukta buldu. Etrafında huzur verici bir sıcaklık hissediyordu. Beyaz bir ışık huzmesi içinden, uzun sakallı, derin bakışlı bir bilge dede ortaya çıktı. Elinde işlemeli bir baston tutuyordu.
Dede, nazik bir sesle konuştu: “Evlat, kalbinin derinliklerinden yükselen bir dilek duydum. Hayatını baştan yaşamak istiyorsun. Peki, buna hazır mısın?”
Ahmet, yaşlı adamın huzur dolu bakışlarına şaşkınlıkla baktı. “Evet,” dedi tereddütsüz. “Her şeye yeniden başlamak istiyorum. Daha iyi bir hayat yaşayabilmek için…”
Bilge dede yavaşça başını salladı. “Bu mümkün,” dedi. “Seni doğumuna geri götürebilirim. Ama bir bedeli var: Hafızanı bırakacaksın. Anıların, tecrübelerin, hatta hislerin tamamen silinecek. Yeniden doğacaksın, ama geçmişinin sana kattığı hiçbir şeyi yanında götüremeyeceksin.”
Ahmet bir an duraksadı. Hafızasını kaybetmek… Bu, kim olduğunu unutmak anlamına gelirdi. Ancak pişmanlıklarının ağırlığı ona daha fazla söz hakkı tanımadı. “Kabul ediyorum,” dedi. “Daha kötü ne olabilir ki?”
Dede bastonunu yere vurduğunda, Ahmet’in gözleri kararırken hafif bir rüzgar sesi duyuldu. Ardından bir bebek ağlamasıyla uyandı. Yeniden doğmuştu. Küçük bir bebek olarak, hiçbir şey hatırlamadan dünyaya gözlerini açtı. Yeni hayatında büyüdü, yürümeyi, konuşmayı, okumayı yeniden öğrendi. Gençliğini tekrar yaşadı ve yıllar hızla geçti. Ancak fark etmediği bir şey vardı: Aynı hataları tekrar ediyordu. Aynı pişmanlıklar, aynı yanlış seçimler onu yeniden buldu.
50 yaşına geldiğinde yine yatağında uzanıyordu. Yine aynı boşluk hissi yüreğini sarmıştı. O gece, aynı rüyayı gördü. Bilge dede yine karşısındaydı.
“Evlat,” dedi dede, dudaklarında bilge bir tebessümle, “hayatına yeniden başlamak mı istiyorsun?”
Ahmet, içindeki tanıdık bir hissin yükseldiğini fark etti. “Ben bunu daha önce yaşadım,” dedi usulca.
Dede başını salladı. “Evet, geçmişine döndün ve hafızanı kaybettin. Ama aynı seçimleri yaptın. Çünkü hafızan olmadan, öğrendiğin dersler de silindi. İnsan geçmişinden öğrenmediğinde, aynı döngüye hapsolur. Şimdi tekrar buradasın.”
Ahmet’in kalbinde bir aydınlanma oldu. “Yani her defasında aynı hayatı mı yaşayacağım?” diye sordu.
“Evet,” dedi dede, sesinde merhametle karışık bir kesinlik vardı. “Geçmişinden ders almadıkça, geleceğin değişmez. Hafızan olmadan, deneyimlerin bir anlam taşımaz.”
Ahmet derin bir nefes aldı. “Hayır,” dedi kararlı bir sesle. “Geçmişimi artık silmek istemiyorum. Hatalarım bile bana bir şeyler öğretti. Eğer bir şeyler değiştirmek istiyorsam, geçmişimle yüzleşmeli ve ondan öğrenmeliyim.”
Dede, tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. “İşte bu, doğru seçim,” dedi. “Geçmişin seni sen yaptı. Onunla barıştığında, geleceğin özgürleşir.”
Ahmet gözlerini açtığında, hâlâ yatağındaydı. Ancak bu kez kalbinde bir huzur vardı. Artık pişmanlıklarına takılıp kalmak yerine, onlardan ders çıkararak hayatına devam etmeye kararlıydı. 50 yılın ağırlığı, bir bilgelik pelerini gibi omuzlarına oturmuştu. Yeni bir başlangıç yapmaya değil, elindeki hayatı güzelleştirmeye odaklanmıştı.
Önemli Not: Bu hikaye “Kıssa Hikaye” için yazılmıştır. Aktif linki kaynak göstermeden kullanmayınız.