Yaşam

Aptal Sanıyorlardı, Dahi Çıktı

Elif, küçük bir kasabada dedesiyle birlikte yaşayan, sessiz, içine kapanık bir kızdı. Henüz 10 yaşındaydı, ama hayat onun omuzlarına kocaman yükler bırakmıştı. Ailesini bir trafik kazasında kaybettikten sonra dedesi, Elif’in hayattaki tek dayanağı olmuştu. Ancak dedesi uzun süredir hastaydı ve ameliyat edilmesi gerekiyordu. Fakat maddi durumları yetersizdi. Elif, dedesini her gün daha da zayıf görmenin acısıyla, çaresiz bir şekilde okuluna gidiyordu.

Okul Elif için adeta bir kabustu. Her sabah eski, yıpranmış hırkasını omuzlarına geçirip elinde yıllardır kullandığı eskimiş çantasıyla okula giderdi. Sınıfta kendini hep dışlanmış hissediyordu. Derslerde başarısızdı, öğretmenleri onun anlamakta zorlandığını düşünüyordu. Sınıf arkadaşları ise onun bu durumuyla dalga geçiyordu.

Bir gün matematik dersinde öğretmen tahtaya bir problem yazdı ve sınıfa dönerek, “Kim bu problemi çözmek ister?” diye sordu.

Elif, tahtaya baktı. Ama konuşmadı. Sessizce gözlerini kaçırdı. Öğretmen, “Elif, bu soruyu sen çözmek ister misin?” diye sordu. Elif istemeden ayağa kalktı. Soruyu anlamaya çalışıyordu, ama tereddütle başını eğdi.
“Ben… ben çözmek istemiyorum,” dedi, sesi titriyordu.

Sınıfta kahkahalar yükseldi. En çok da Zeynep gülüyordu. Zeynep, Elif’in sınıfta en çok zorlandığı kişiydi. Sürekli onunla alay ederdi. Bu kez de, “Tabii ki çözemezsin! Çünkü sen aptalsın!” diye bağırdı. Diğer çocuklar da kıkırdayarak Zeynep’e katıldı.

Ama Zeynep burada durmadı. Elif’in eski kıyafetlerine bakarak, “Bir de şu hırkaya bakın! Bu eski püskü şeylerle mi doktor olacaksın? Yoksa fakir kıyafetlerinle insanları mı iyileştireceksin?” dedi. Sınıfta kahkahalar yeniden yükseldi.

Elif, utanarak yerine oturdu. Gözyaşlarını tutmaya çalışsa da başaramadı. O gün kendini her zamankinden daha yalnız hissetti. Zeynep yanına gelip alaycı bir şekilde, “Doktor olmak ha? Sen önce tahtadaki yazıları okumayı öğren,” dediğinde Elif, bu sözlerin doğruluğuna inanmaya başlamıştı. Belki de gerçekten aptaldı.

O akşam eve döndüğünde Elif, dedesinin yanına oturdu.
“Dede, ben çok aptalım. Herkes bana böyle diyor. Ama ben bir gün doktor olmak istiyorum. Senin gibileri iyileştirmek istiyorum. Ama bunu başaramayacağım. Aptal bir insan nasıl doktor olabilir ki?” dedi, gözyaşlarını tutamadan.

Dedesi, titreyen elleriyle Elif’in saçlarını okşadı. “Hayır, Elif. Asla böyle konuşma. İnanırsan her şeyi başarabilirsin. İnsan neye inanırsa, o olur,” dedi. Ama dedesinin durumu her geçen gün kötüleşiyordu. Bir sabah Elif, dedesini kaybetti. Dedesinin son sözleri, Elif’in kulağında yankılanıyordu:
“Unutma, kızım. Neye inanırsan o olursun.”

Elif artık yalnızdı. Yetimhaneye yerleştirildi. Yetimhanedeki günleri başta zorluklarla doluydu, ama orada çalışan Şefika Hanım adlı bir kadın, Elif’in başarısızlığını anlamaya çalışıyordu. Elif’in derslerde zorlanmasını bir türlü açıklayamıyordu. Elif, kitapları uzun süre okurken başını eğiyor, derslerde tahtaya bakmakta isteksiz davranıyordu. Ancak Elif’in farkında olmadığı bir şey vardı: Bu davranışları Şefika Hanım’ın dikkatini çekmişti.

Bir gün Elif’le ders çalışırken Şefika Hanım, onun parmağıyla harfleri takip ettiğini fark etti. Merakla sordu:
“Elif, bir şey göremiyor musun?”

Elif şaşkınlıkla başını kaldırdı. “Hayır, görüyorum. Ama harfler çok karışık geliyor,” dedi.

Şefika Hanım, hemen Elif’i bir göz doktoruna götürdü. Muayene sonunda doktor, “Bu kızın görme problemi var. Gözlük takması gerekiyor,” dedi. O an Şefika Hanım, Elif’in tüm başarısızlıklarının sebebini anlamıştı.

Elif’e gözlük verildiğinde dünyası bir anda değişti. Tahtadaki yazılar artık netti. Kitaplar, çevresindeki insanlar, hatta renkler bile yeni bir ışıkla görünüyordu. Elif, gözlüklerini taktığı ilk gün hayatının ne kadar değişeceğini bilmiyordu.

Ertesi sabah Elif, gözlüklerini takıp okula gitti. Sınıfa sessizce girdi ve yerine oturdu. Zeynep alaycı bir gülümsemeyle, “Elif, yeni aksesuarın hayırlı olsun,” dedi. Sınıfta birkaç kişi kıkırdadı, ama Elif bu kez başını önüne eğmedi. Gözlüğünün ardından Zeynep’e baktı ve hiçbir şey söylemeden derse odaklandı.

Matematik öğretmeni tahtaya birkaç soru yazdı. Sınıf sessizdi. Öğretmen, “Bu soruyu kim çözmek ister?” diye sorduğunda Elif bir anda elini kaldırdı. Sınıfta bir şaşkınlık oldu.

Elif tahtaya çıktı, soruyu hızla çözdü. Öğretmen hayranlıkla gülümsedi. “Harika! Doğru cevap! Elif, müthiş bir iş çıkardın,” dedi. Sınıfta alkış sesleri yükseldi.

Ama Zeynep yerinde duramıyordu. “Kesin kopya çekmiştir! Gözlüğü takınca dahi mi oldu yani?” diye homurdandı.

Elif bu kez sakin bir şekilde, “Tahtadaki yazıları ilk kez net bir şekilde görebiliyorum. Hepsi bu. Görmek başarının ilk adımıymış,” dedi.

Yıllar geçti. Elif, doktor olma hayalinin peşinden koştu ve sonunda başardı. Hastanesinde sevilen bir doktordu. Bir gün masasındaki hasta listesine göz gezdirirken bir isim dikkatini çekti: Zeynep Yıldırım. Bu isim, Elif’in zihninde geçmişin kapılarını aralamıştı. “Bu, o Zeynep mi?” diye düşündü.

Zeynep odaya girdiğinde, Elif onu hemen tanıdı. Ama Zeynep, Elif’in kim olduğunu anlamadı. Yorgun ve çaresizdi. “Tedaviye ihtiyacım var ama… param yok,” dedi.

Elif, hafifçe gülümsedi. “Zeynep, paran olmasa da sorun değil. Tedavini ben üstleneceğim,” dedi.

Zeynep, şaşkınlıkla başını kaldırdı. “Siz… siz gerçekten yapar mısınız?” diye sordu.

Elif, gülümseyerek, “Zeynep, beni gerçekten tanımadın mı?” dedi.

Zeynep dikkatle baktı ve şaşkınlıkla, “Sen… Elif? Sen misin?” dedi, gözleri dolarak.

Başını eğdi. “Özür dilerim, Elif. Sana yaptıklarım için pişmanım,” dedi.

Elif, ona sarıldı. “Geçmiş önemli değil. Önemli olan, şimdi kim olduğumuz ve birbirimize nasıl yardım ettiğimiz,” dedi.

O gün Zeynep’in tedavisine başlandı ve Elif, dedesinin öğrettiği en önemli şeyi bir kez daha hatırladı: İyilikle değişim mümkündür. İnsan neye inanırsa, o olur.

Tufan Kahraman

Tufan Kahraman

Hikayeci Hakkında

Tufan Kahraman, Kıssa Hikaye'de aktif olarak yer alan bir yazardır başarı ve umut dolu hikayeler yazmaktadır.

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunları da beğenebilirsin

Yaşam

Engelleri Aşan Şampiyon: Tek Kol ile Judo Zaferi

Bu ilham verici hikayede, büyük bir hayali olan ve talihsiz bir kaza sonucu bir kolunu kaybeden genç bir çocuğun yolculuğunu
Yaşam

Engelleri Aşmak: Genç Kuryenin İlham Veren Hikayesi

Bir belediye başkanı, yoğun bir işlek caddeye büyük bir engel yerleştirdi; ağır, kaldırılması zor bir demir bloktu bu. İnsanların engeli