Öğrenilmiş Çaresizlik: Bir İpe Bağlı Hayatlar

Bir adam, büyük bir ilgiyle şehir dışındaki ünlü vahşi yaşam parkını ziyaret etmeye karar verdi. Parkta gezerken, bir dizi çeşitli vahşi hayvan türüne rastladı, ama en çok ilgisini çeken fillerin yaşadığı alan oldu. Bu alanda dolaşan filler, ne kafesler içindeydi ne de ağır zincirlerle bağlanmıştı.
Bunun yerine, her bir filin ayaklarına bağlı olan sadece ince bir halat vardı. Adam, bu kadar güçlü hayvanların sadece ince bir halatla nasıl yerlerinde tutulduğunu merak etti. Çünkü bu ince halatlar, fillerin kolayca kırıp serbest kalabileceği türdendi.
Biraz sonra, parkın bir görevlisiyle konuşma fırsatı buldu ve durumu sordu. Görevli, fillerin çok küçük yaşlardan itibaren bu ince halatlarla bağlandıklarını ve o zamandan beri hiç kaçmayı denemediklerini anlattı. Filler, küçükken bu halatların kendilerini tutabileceğine inanmaya başlamışlar ve bu inanç, onları büyüdüklerinde bile sınırlamaya devam etmiş.
Adam, bu durumu öğrendikten sonra, fillerin bu ince halatlar tarafından nasıl sınırlı tutulduğuna dair düşünceye daldı.
Fillerin, fiziksel güçlerinin çok ötesinde bir içsel sınırlama ile hareket ettiklerini fark etti. Parktan ayrılırken, kendi yaşamında belki de benzer şekilde gereksiz sınırlamalar koyduğu alanları düşünmeye başladı. Bu deneyim, ona sadece fiziksel değil, zihinsel sınırların da ne kadar güçlü olabileceğini hatırlattı.