Maymun, Muz ve Özgürlüğün Değeri

Bir zamanlar, yemyeşil ormanların derinliklerinde neşeyle yaşayan bir maymun topluluğu vardı. Bu ormanda, insanlar maymunları yakalamak için oldukça basit ama etkili bir tuzak kullanırdı. Bir ağacın gövdesine, sadece bir maymunun açık elini sokabileceği kadar dar bir kovuk açarlar, içine de olgun, leziz bir muz koyarlardı. Kovuktan yayılan muzun kokusu, en dikkatli maymunları bile baştan çıkaracak kadar cezbediciydi.
Bir gün, genç ve meraklı bir maymun olan Fiko, ormanda gezinirken bu kokuya kapıldı. Koku, onu heyecanlandırmış ve açlığını kabartmıştı. Hemen kokunun kaynağına yöneldi. Karşısında ağaca oyulmuş kovuğu ve içinde parlayan sarı muzu görünce gözleri parladı.
Fiko, tereddüt etmeden elini kovuğa soktu ve muzu sıkıca kavradı. Ancak geri çekmek istediğinde eli sıkıştı. Kovuk, sadece açık elin sığabileceği kadar dardı. Muz hala elindeyken elini dışarı çıkarması mümkün değildi. Fiko, muzdan vazgeçmeyi aklına bile getirmeden çekiştirmeye, çırpınmaya başladı. Ama nafile… Eli kovuktan çıkmıyordu.
Bu sırada yaşlı ve bilge bir maymun olan Moko, bir ağacın dalından olan biteni izliyordu. Fiko’nun çaresizce çırpınışlarını görünce konuşmaya başladı.
“Fiko,” dedi sakin bir sesle, “Neden bu kadar kendini zorluyorsun? Tek yapman gereken muzu bırakmak.”
Fiko, Moko’nun sözlerine şaşkınlıkla baktı.
“Ama bu muz çok güzel! Böyle bir şeyi nasıl bırakabilirim? Bunu bırakmam demek her şeyimi kaybetmem demek!”
Moko bir süre sessiz kaldı, sonra bilgece bir gülümsemeyle konuştu:
“Gerçekten kaybettiğin muz mu, yoksa özgürlüğün mü olacak? Düşün, Fiko. Muz için tutsak olmayı göze alacak mısın?”
O sırada, insanların sesleri ormanın derinliklerinden duyulmaya başlamıştı. Fiko’nun kalbi hızla atıyordu. Panik içindeydi. Ama Moko’nun sözleri kulaklarında yankılanıyordu. “Muz mu, yoksa özgürlük mü?” Kendine bunu sormaya cesaret etti. Bir an durdu, derin bir nefes aldı ve sonunda muzu bıraktı. Eli bir çırpıda kovuktan kurtuldu. Fiko, hızla ağaca tırmandı ve ağaçların arasında kayboldu.
O gün Fiko, çok önemli bir ders aldı: Özgürlük, bazen sıkı sıkıya sarıldığın şeyi bırakmakla kazanılır. Muzun cazibesine kapılarak eli sıkışıp kalan Fiko, sonunda bu cazibeyi yenip kendini kurtarmıştı.
Fiko’nun hikayesi, sadece bir orman masalı değil, aynı zamanda bizim hayatımıza da dokunan bir gerçekliktir. Ağaç kovuğu, bizim bağımlı olduğumuz şeyleri temsil eder: telefonlarımız, alışkanlıklarımız, arzularımız, hatta insanların onayını kazanma ihtiyacı. Muz ise, bu bağımlılıkları besleyen cazip ama aslında bizi tutsak eden ödüllerdir.
Bugün elimizde telefonlar, ekranlardan akan sayısız görüntü ve bilgiyle hipnotize olmuş bir şekilde sıkışıp kaldık. Kovuktaki Fiko gibi, “bunu bırakamam” diyerek özgürlüğümüzden vazgeçiyoruz. Ama gerçekten bırakabilir miyiz? Cevap aslında elimizde: Bırakmayı seçebiliriz.
Peki, sen hangi “muz” uğruna özgürlüğünü kaybetmeye razı oluyorsun? Ve onu bırakacak cesareti kendinde bulabilir misin? Fiko’nun yaptığı gibi, sıkıca kavradığın şeyi bırakıp, yeniden özgür olmayı seçebilirsin. Özgürlük senin kararın.