Yaşam

Bir Kahve Dükkanıyla Hayatımı Nasıl Değiştirdim

Adım Deniz. Dokuz yaşındaydım, o pazar sabahı annemin ağlama sesleriyle uyandım. Salona koştuğumda, annemi yerde oturmuş, elinde bir kağıtla buldum. Gözleri kızarmıştı, sesi titriyordu. “Deniz, baban bizi terk etti,” dedi. Kağıdı bana uzattı. Üzerinde sadece iki kelime yazıyordu: “Bıktım sizden.”

O an çocukluğumun sona erdiğini hissettim. Babamın gidişi, evimize bir gölge gibi çöktü. Annem daha önce neşeli bir kadındı; şimdi ise sadece benim için güçlü durmaya çalışıyordu. Bense geceleri rüyalarımda babamı görüyordum. Bazen bizi tekrar bir araya getirdiğini, bazen de o iki kelimeyi yüzüme bağırdığını…

Babamın Geri Dönüşü

Altı yıl sonra bir gün okuldan döndüğümde mutfakta oturan birini gördüm. Babamdı. Elinde bir bardak çay vardı ve beni görünce sırıtarak ayağa kalktı. “Oğlum, seni çok özledim!” dedi. Ama ben onun sıcak tavrına aldanmadım. Anneme döndüm ve “Bu adam burada ne yapıyor?” diye sordum. Annem gözlerini yere indirip sessiz kaldı. Babam, kendinden emin bir şekilde, “Burası benim evim. İster giderim, ister kalırım,” dedi.

Babam telefonla oyunuyor
Babam telefonla oyunuyor

Babamın eve dönmesiyle hayat daha da zorlaştı. Çalışmayı reddediyor, günlerini televizyon izleyip telefonunda oyun oynayarak geçiriyordu. Sabahları geç kalkıyor, hazırlanan kahvaltıya burun kıvırıyordu. Annem, evlere temizliğe gitmeye başladı. Ben de okuldan sonra bir kafede çalışmaya başladım.

Annem temizliğe gidiyor
Annem temizliğe gidiyor

Kafede Çalışma Günlerim

Kafe, şehrin merkezi bir noktasındaydı ve genelde kalabalık olurdu. İlk başta bu işi sadece para kazanmak için yapıyordum, ama zamanla burayı sevmeye başladım. İnsanlarla sohbet etmek hoşuma gidiyordu. Kafenin müdürü, Zeynep Hanım, çok disiplinliydi ama adil biriydi. “Deniz, müşterilerle kurduğun ilişki çok iyi. Seni bu yüzden işe aldım,” derdi.

Kafede çalışıyorum
Kafede çalışıyorum

Bazı müşterilerle aramızda özel bir bağ gelişmişti. Mesela, sık sık gelen Nehir teyze vardı; her sabah latte içer ve “Deniz, bu kahveyi senin elinden içmek bana terapi gibi geliyor,” derdi. Bir de genç bir çift vardı, Cem ve Ece. Her gelişlerinde tartışır, ama sonunda hep birbirlerine gülümserlerdi. Onların garip ama sevimli hikayelerine tanık olmak, işin eğlenceli yanlarından biriydi. Ancak en dikkat çekeni, her sabah saat tam 08.15’te gelen Selim Bey’di.

Babam yeni telefon almış
Babam yeni telefon almış

Büyük Fikir(!) ve Hayal Kırıklığı

Bir akşam babam, “Büyük bir fikrim var!” diyerek oturma odasına girdi. “Kendi kahve dükkânımızı açacağız! Ama biraz para biriktirmemiz gerekiyor.” Annem heyecanla, “Ne güzel olur!” dedi. Babam, “Deniz, kazandığın parayı bana getir, ben biriktiririm,” dedi. Ancak babamın bu planda hiçbir emeği olmadığını anlamıştım. Her zamanki gibi sadece hayal kuruyor, çalışmayı ise başkalarına bırakıyordu.

Bir hafta sonra babamın yeni bir telefon aldığını fark ettik. En son model, oldukça pahalı bir telefondu. Annem bu durumu öğrenince yıkıldı. “O paralar dükkân için biriktirilecekti!” dedi. Babam ise umursamaz bir tavırla, “Büyük işler büyük araçlar gerektirir,” dedi. Bu durumdan sonra annem de, ben de artık umutlarımızı yitirmiştik.

Selim Bey gazete okuyor
Selim Bey gazete okuyor

Hayatın Sürprizi

Tam her şey kötüye gidiyorken, kafe benim için bir kurtuluş kapısı oldu. Selim Bey, uzun boylu, sakin tavırlı biriydi. Her sabah espresso içer ve sakin bir köşede gazetesini okurdu. Bir gün, “Deniz, kahve yapma konusunda çok yeteneklisin. Bu hafta sonu bir barista yarışması düzenlenecek. Seni orada görmek isterim,” dedi.

Başta yarışmaya katılma fikrine sıcak bakmadım. Kendime güvenmiyordum. Ama Zeynep Hanım ve annem beni cesaretlendirdi. “Deniz, bu senin şansın olabilir,” dediler.

Yarışma günü geldi. Özel tarifimle jüri karşısına çıktım: tarçın ve kakule ile hazırladığım latte sunumum çok beğenildi. Yarışmayı kazandığım an, hayatımın değişeceğini hissettim. Ödül, tam 100 bin dolardı! Ayrıca ünlü bir kahve markasından sponsorluk teklifi aldım.

Yarışmayı kazandım
Yarışmayı kazandım

Yeni Hayatımız

Bu parayla annemle birlikte yepyeni bir hayata başladık. Küçük bir sahil kasabasına taşındık. Annemin hayali olan bir kahve dükkânı açtık. Annem ev yapımı tatlılar hazırlıyor, ben ise kahve yapma işinde uzmanlaştım. Dükkânımız, kısa sürede kasabanın en sevilen yeri haline geldi. Sabahları dalga sesleriyle uyanıyor, kahve ve taze kurabiye kokusuyla güne başlıyoruz.

Babam mı? Onun bizi bulmasına izin vermedik. İlk başlarda mesajlar attı: “Hata yaptım, geri dönün,” dedi. Ancak biz artık geçmişi geride bırakmıştık.

Annemle kafemizi açtık
Annemle kafemizi açtık

Mutlu Son

Deniz kenarındaki bu küçük hayat, bana huzurun ne demek olduğunu öğretti. Her sabah kafenin önündeki masalara oturmuş kahvelerini yudumlayan müşterilerimizi izlerken, yaşadığımız zorlukların bizi bugünlere nasıl getirdiğini düşünüyorum. Geçmiş artık bizi tutmuyor. Şimdi önümüzde sadece umut dolu bir gelecek var.

Hikayemi dinlediğiniz için teşekkür ederim. Eğer bu hikayeyi beğendiyseniz, lütfen beğen tuşuna basmayı ve kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bir gün kahvemizi tatmaya sizi de bekleriz!

Buse Albaba

Buse Albaba

Hikayeci Hakkında

Buse Albaba, yaşam ve kişisel gelişim üzerine yazılar yazan deneyimli bir yazar ve internet editörüdür.

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunları da beğenebilirsin

Yaşam

Engelleri Aşan Şampiyon: Tek Kol ile Judo Zaferi

Bu ilham verici hikayede, büyük bir hayali olan ve talihsiz bir kaza sonucu bir kolunu kaybeden genç bir çocuğun yolculuğunu
Yaşam

Engelleri Aşmak: Genç Kuryenin İlham Veren Hikayesi

Bir belediye başkanı, yoğun bir işlek caddeye büyük bir engel yerleştirdi; ağır, kaldırılması zor bir demir bloktu bu. İnsanların engeli