Yaşam

Milyonerin Kızı ile Fakir Kızın Hayat Değişimi

Ben Ayla. Nasıl bir milyonerin kızıyla hayatımı değiştirdiğimi anlatacağım. Babam Yusuf, küçük bir marangoz atölyesi işleten, işine tutkuyla bağlı bir insandı. Ancak bir gün atölyesinde çıkan bir yangında ağır yaralandı ve aylar süren bir tedavi sürecinin ardından hayata veda etti. Babamla birlikte evimizin huzuru ve güveni de kayboldu. Annem Gülten, güçlü durmaya çalışsa da ağır temizlik işlerinden dolayı bel fıtığı oldu. Doktor, “Ağır yük taşımaya devam ederse, ameliyat gerekebilir,” dediğinde çalışmayı bırakmak zorunda kaldı. Borçlarımız birikti, komşularımızın yardımları tükendi ve sonunda ev sahibi bizi evden çıkardı. Annem, “Bu da bir sınav,” diyerek teselli etmeye çalışıyordu, ama parkta uyuduğumuz her gece onun acısını daha derinden hissediyordum.

Bir sabah, Tuna’yla parkta oynarken yanımıza lüks bir araba yanaştı. İçinden Selim Karaman adında ciddi görünümlü bir adam indi. Yanında, mutsuz bir şekilde dışarı bakan genç bir kız ve zarif bir kadın vardı. Kadının adı Leyla Hanım’dı ve Melis’in annesiydi. Leyla Hanım, mesafeli ama nazik bir şekilde anneme, “Zor bir dönemden geçtiğinizi anlıyorum. Selim Bey’in size bir teklifi var,” diyerek söze girdi. Selim Bey, kibar bir şekilde anneme yaklaşarak konuşmaya başladı: “Kızım Melis, hayatın zorluklarını hiç bilmeden büyüdü. Ona farklı bir perspektif kazandırmak istiyorum. Bu yüzden bir teklifim var: Kızlarımız bir hafta boyunca yer değiştirirse, her iki taraf da hayatı farklı bir açıdan görebilir. Eğer kabul ederseniz, size borçlarınızı kapatmanız ve yeniden sağlığınıza kavuşmanız için yardım edeceğim.” Annem önce kararsızdı. “Bu doğru olur mu, bilemiyorum,” dedi. Ama ben, “Anne, bu sadece bir hafta. Borçları kapatıp yeni bir hayatımız olabilir,” diyerek ısrar ettim. Annem, nihayet kabul etti.

Melis, parkta geçirdiği ilk günlerde tamamen kaybolmuş hissediyordu. “Bu nasıl bir hayat? Her şey kirli ve rahatsız!” diye söyleniyordu. Ama Tuna, onunla taşlardan kule yaparken, “Melis Abla, bunlar sadece taş değil. Hayal edersen, her şey olabilir,” dediğinde, Melis’in yüzünde bir değişim belirdi. Tuna, Melis’e en sevdiği oyuncağı, eski bir peluş ayıyı hediye ederek ona paylaşmanın ne demek olduğunu gösterdi. Bu jest Melis’i derinden etkiledi. Bir gün Melis, parkta dilenmek zorunda kaldığında gözlerinden yaşlar süzüldü. İnsanların küçümseyen bakışları, ona hayatta zorluklarla başa çıkmanın ne kadar zor olduğunu gösterdi.

Bu sırada ben, Selim Bey’in malikânesinde başka bir dünyayı keşfediyordum. Her şey fazlasıyla lükstü ama bu lüksün ardında bir soğukluk vardı. Çalışanlardan biri olan Suna Hanım, “Bu evde her şey fazlasıyla var, ama sevgi yok,” dedi. Leyla Hanım ise işine o kadar dalmıştı ki ailesine yeterince zaman ayıramıyordu. Bir gün ona, “Melis’in sadece maddi konfora değil, sizin sevginize de ihtiyacı var,” dediğimde duraksadı. O an, Melis’in aile içindeki eksikliğinin farkına vardı.

Melis’in evde yaşayan küçük kardeşi Arda, 10 yaşında, akıllı ve sevimli bir çocuktu. Ancak Melis, onunla yeterince vakit geçirmiyordu. Bir gün Arda, “Ayla Abla, neden Melis ablam benimle hiç oyun oynamaz?” dediğinde, Melis’in ailesindeki soğukluğun Arda’yı nasıl etkilediğini fark ettim. Bir hafta sonunda Melis, bambaşka bir insana dönüşmüştü. Tuna’ya sarılarak, “Bana sabrı ve paylaşmayı öğrettiğiniz için teşekkür ederim,” dedi. Peluş ayıyı Tuna’ya geri vermek istedi ama Tuna, “O artık senin. Bana sevgiyi ve paylaşmayı geri verdiğin için teşekkür ederim,” dedi. Melis eve döndüğünde, Arda ona sarıldı ve “Beni özledin mi?” diye sordu. Melis, kardeşinin duygularını ilk kez fark etti ve gözyaşlarına boğuldu. Arda ile oyun oynamaya başladı ve bu, Melis’in değişiminin önemli bir göstergesi oldu.

Selim Bey, söz verdiği gibi annem için bir iş buldu ve borçlarımızı kapatmamıza yardımcı oldu. Annem, bel rahatsızlığı için tedaviye başladı ve sağlığı düzeldi. Leyla Hanım, iş seyahatlerini azaltarak ailesine daha fazla zaman ayırmaya başladı. Selim Bey ise her fırsatta evde vakit geçirmeye çalışıyordu. Melis, sık sık bizi ziyarete geliyor. Tuna ile parkta oynuyor, annemle birlikte yemek yapmayı öğreniyor. Küçük Arda da ablasıyla daha mutlu bir ilişki kurmaya başlamıştı. Bir gün Selim Bey, anneme şöyle dedi: “Gerçek zenginlik, parayla ölçülemez. İnsanların kalplerine dokunabildiğinizde, asıl zenginliği kazanırsınız.” Bu deneyim, hepimiz için bir dönüm noktası oldu. Hayatta asıl önemli olanın, sevgiyle paylaşılan bir yaşam olduğunu öğrendik. Melis’in, Tuna’nın, annemin ve benim hikayemiz, gerçek mutluluğun sevgi ve anlayıştan geçtiğini bir kez daha gösterdi.

Tufan Kahraman

Tufan Kahraman

Hikayeci Hakkında

Tufan Kahraman, Kıssa Hikaye'de aktif olarak yer alan bir yazardır başarı ve umut dolu hikayeler yazmaktadır.

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunları da beğenebilirsin

Yaşam

Engelleri Aşan Şampiyon: Tek Kol ile Judo Zaferi

Bu ilham verici hikayede, büyük bir hayali olan ve talihsiz bir kaza sonucu bir kolunu kaybeden genç bir çocuğun yolculuğunu
Yaşam

Engelleri Aşmak: Genç Kuryenin İlham Veren Hikayesi

Bir belediye başkanı, yoğun bir işlek caddeye büyük bir engel yerleştirdi; ağır, kaldırılması zor bir demir bloktu bu. İnsanların engeli